Huşamadyan, 2010 yılında tarihçi Vahé Tachjian öncülüğünde Berlin’de kurulan aynı isimli derneğin yürüttüğü bir dijital arşiv çalışması. Osmanlı Ermenilerinin Anadolu’nun çeşitli yerleşim yerlerindeki sosyal ve kültürel yaşamlarını hatırlatma amacıyla başlatılan Huşamadyan: Osmanlı Ermeni Yaşamını Yeniden Kurma Projesi başlıklı web sitesi, 2011 yılından bu yana tarihçi, yayıncı, sanatçı ve akademisyenlerden oluşan bir ekip tarafından yürütülüyor ve üç dilde yayın yapıyor. Tüm içerikler Ermenice, İngilizce ve Türkçe olarak eş zamanlı şekilde hazırlanıyor. Almanya, Amerika, Ermenistan, İspanya, İsrail, Kanada, Lübnan ve Türkiye gibi çeşitli ülkelere dağılmış olan Huşamadyan ekibinin Direktörü ve sitenin Genel Yayın Yönetmeni Vahé Tachjian, içerik üretiminin koordinasyonunu yürütüyor. Projenin ilk ve tek matbu ürünü, 2014 yılında İngilizce olarak yayımlanan Ottoman Armenians: Life, Culture, Society adlı kitap.
Huşamadyan web sitesi, Ermenilerin yaşadıkları köylerin ve şehirlerin Osmanlı dönemindeki tarihine odaklanıyor. Osmanlı Ermeni tarihinin çok önemli bir parçası olmasına rağmen soykırım bu içeriklere doğrudan dahil değil. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı kırım ve tehcire ilişkin geniş bir literatürün halihazırda mevcut olduğunu belirten proje ekibi, soykırım öncesindeki kültürel tarihe dair büyük bir eksiklik olduğunu belirterek odağını 1915 öncesi döneme çeviriyor. 1915’ten beri bir devlet politikası olan inkâr kültürüne karşı sistematik bir şekilde yok edilmeye ve unutturulmaya çalışılan Anadolu’daki Ermeni varlığını kayıt altına almayı amaçlayan Huşamadyan web sitesinde yer verilen makaleler Osmanlı Ermeni tarihinin özellikle sosyal hafızasına yoğunlaşıyor: yerel mikro-tarih, lehçeler, müzik, halk oyunları, çocuk oyunları, yemek tarifleri, okullar ve eğitim hayatı, ticaret hayatı gibi öğeler projenin araştırma çerçevesine dahil. Osmanlı Ermenilerine dair kültürel değeri olan materyallerin toplanmasını ve muhafaza edilmesini önemseyen Huşamadyan, kayıt altına aldığı köy ve şehirlerin hafızasının sadece Ermenilere ait olmadığını, Türkiyeli geniş topluma ait bir hafızayı yaşattıklarını da vurguluyor. Ekibin bu tespitine paralel olarak Huşamadyan web sitesi en çok Türkiye’den ziyaret ediliyor.
Türkçeye kabaca “hatırat” olarak çevrilebilecek olan Huşamadyan, aynı zamanda Ermenice yayın geleneğinde yeri olan özgün bir yayın türü. 1930’larda ve 40’larda Ermeni basınında yer alan çağrılar sonrası kaleme alınmaya başlayan huşamadyanlar, yazarın geride bıraktığı memleketindeki evin, köyün yahut şehrin yitirilmesine karşı kalıcı bir anıt. Diyarbakır, Sivas, Giresun, Kayseri gibi pek çok farklı kent için hazırlanmış huşamadyanlar mevcut. Derneğin ve sitenin bu özgün yayın türünün adıyla anılması tesadüf değil. Huşamadyan Derneği’nin zengin fakat göz ardı edilmiş ve unutulmuş bir mirası yeniden inşa etme amacı var. Türkiye’de Ermeni Soykırımı’nın yaşandığını kabul eden kesimlerde bile Ermenilerin Anadolu’da çok geniş bir alana yayılan kadim bir varlığı olduğuna dair farkındalık ve bilgi eksikliği var. Ermeni toplumunun İstanbul’da ya da İmparatorluğun batısında yaşayagelmiş bir halk olduğu algısı halen hâkim. Bunun en önemli sebeplerinden birinin dil bariyeri olduğunu tespit eden Huşamadyan ekibinin amaçlarından biri, Osmanlı Ermenileri hakkında üretilmiş Ermeni harfli kaynakları yeniden değerlendirmek ve bu kaynakları Ermenice konuşmayan topluma kazandırmak. Huşamadyan web sitesi, Osmanlı Ermenilerinin köy ve şehir hayatına ilişkin hafızasını Ermeni harfleri ile yazılı kaynaklara dayanarak canlandırmayı ve bu çalışmanın Osmanlı tarihinin çok yönlü bir şekilde değerlendirilmesi yönündeki çabalara katkı sağlamasını umuyor.
Huşamadyan’ın nihai hedefi, günümüzde Türkiye sınırları içinde yer alan bu yerleşim yerlerinin güncel sakinleri, kökenleri bu bölgelere dayanan insanlar, Osmanlı tarihi uzmanları, sosyal bilimciler ve bu mirasın yeniden inşasının önemine inananlar için bir işbirliği alanına dönüşmek. Huşamadyan, bu arşivi zenginleştirmek adına kendilerine ait eşyaları tahsis etmek isteyen ziyaretçilerinin katkılarını da bekliyor. Web sitesinde yer alan içeriklere ek bir boyut katabilecek farklı materyalleri ulaştırmak isteyen okurlar proje ekibiyle houshamadyan@gmail.com adresi aracılığıyla iletişim kurulabilir.
Huşamadyan içeriklerinin kapsamı 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başıyla kısıtlı. Bunun bir sebebi, projenin amacıyla doğrudan ilgili olan Ermeni süreli yayınlarının ve kitaplarının bu döneme ait olması. Diğer bir sebebi, soykırım sonrası yayınlanmış huşamadyanların genellikle yazarlarının kendi memleketleri hakkındaki kişisel tanıklıkları kapsaması. Huşamadyan, Ermenice yayın geleneğinde yeri olan özgün bir yayın türü. Derneğin ve sitenin de bu özgün yayın türünün adıyla anılması tesadüf değil. Huşamadyan Derneği’nin de tıpkı bu yayınlar gibi zengin fakat göz ardı edilmiş ve unutulmuş bir mirasın yeniden inşası amacı var.
Huşamadyan birleşik bir kelime; “huş” anı/hatıra, “madyan” ise kitap demek. Ancak proje ekibine göre kitap için daha sık kullanılan “kirk” yerine “madyan” denmesi, yani bu biçime “huşakirk” değil de “huşamadyan” denmesi tercihi önemli. “Madyan” kelimesinin uzak, yitirilmiş zamanların anlamını içerdiği, anıt/yazıt gibi bir anlamı olduğu düşünülüyor. Yazarlar, Ermeni Soykırımı sonrası ürettikleri bu eserleri o dönemde ender kullanılan “madyan” kelimesiyle türettikleri huşamadyan şeklinde tanımlamayı uygun gördüler. 1915 sonrasında üretilen bu yayınların büyük çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu’nda doğmuş ve diasporanın bir parçası olmuş yazarlar tarafından, geriye dönüşün artık mümkün olmadığı bilinciyle kaleme alındı. Web sitesinin Neden Huşamadyan? başlıklı kısmında bu yayınlardan şu şekilde bahsediliyor: “Bir kitabın yayını rahmetli bir şehir veya yitirilmiş bir zaman için dikilmiş bir anıta, bir heykele dönüşür. Fakat anıt-kitap geçmiş zamanların hayatını, yitirilmiş şehrin anısını, tarihi, gelenekleri, mimarisi, kahramanları, ihtişamı, mutfağı, şarkıları, lehçesi vs. ile ebediyen korumalıydı.” Bu türe ait yüzlerce kitap mevcut.
Sitenin Açık Dijital Arşiv başlıklı kısmı, dünyanın farklı kentlerinde düzenledikleri atölyelerde elde edilen materyalleri ve bu materyallere ilişkin görüşmeler sırasında hazırlanan aile hikâyelerini içeriyor. Bu atölyeler aracılığıyla toplanan arşiv, web sitesinde Kuzey ve Güney Amerika, Ermenistan, Avrupa, Orta Doğu ve Türkiye başlıklarına ayrılıyor. Huşamadyan atölye düzenlediği kentlerde genelde yerel bir Ermeni derneğiyle ya da bir yayın organıyla ortaklık kuruyor, örneğin İstanbul’da Hrant Dink Vakfı ile işbirliği yürütüyor. Huşamadyan atölyelerine katılan kişiler çatal, bıçak, dantel, örtü, gelinlik, gecelik, çorap, kitap, kepçe, bakır kap gibi pek çok hafıza nesnesi getiriyorlar. 1930’larda, 40’larda, 50’lerde Amerika’da çekilmiş video kayıtları da gelebiliyor.
Diasporada başlamış bir proje olan Huşamadyan’ın Ermenice ve İngilizcenin yanı sıra Türkçe de yayın yapması, Türkiye’deki etkisini ve Türkiyeli okurun ilgisini önemli düzeyde artırdı. Huşamadyan’ın Türkçe yazışmalarını yürüten Arlet İncidüzen’in aktardığına göre site en çok Türkiye’den ziyaret ediliyor: “Gelen yazışmaların içinde nefret söylemi neredeyse yok, hep çok olumlu. İnsanlar samimi bir ilgi gösteriyorlar ve merak var. Akademik çalışma yapan çok sayıda insan ulaşıyor, hem makaleleri hem de görsel materyalleri kullanmak istiyorlar.” Açık bir kaynak olan Huşamadyan, görseller üzerindeki logoların silinmemesi ve kaynak belirtilmesi şartıyla yazılı ve görsel tüm materyallerini akademik ve ticari amacı olmayan her türlü çalışmaya açık olduğunu belirtiyor. Web sitesi, dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Huşamadyan’ın araştırma çerçevesine dahil edilebilecek konularda çalışmalar yürüten tüm akademisyenlerin makalelerine açık.
Atölye yürütülen kentlerde ailesinin bir kısmı Ermeni olan, Ermeni kimlikleriyle ilgili bilgileri zayıf olan Ermeniler de Huşamadyan ile iletişim kurabiliyor. Getirdikleri kişisel eşyalar arasında arkalarında Ermenice yazılar olan fotoğraflar olsa da ailelerinde artık bunu okuyacak insan kalmadığını söylüyor, ellerindeki bu hafıza nesnelerine dair merakları sebebiyle kente gelen proje ekibiyle tanışmak istiyorlar. Huşamadyan ekibi, yaratmak istedikleri etkinin tam olarak bu olduğunu, 1915 öncesi Ermeni varlığını kayıt altına almanın yanında günümüzde hayatta olan genç nesilde geçmiş merakını ve bilincini canlı tutmak olduğunu söylüyor. Proje ekibi, Amerika’daki bir görüşmede hikâyesi alınan bir aileye ilişkin makale yayımlandıktan sonra bu ailenin Marsilya’da başka bir aile ile uzaktan kardeş torunları oldukları ortaya çıkması ve bu ailelerin birbirini bulması gibi rastlantılar yaşandığını aktarıyor. Bir atölyeye arkasında herhangi bir yazı olmayan eski bir aile fotoğrafını, fotoğrafta görülen kişilerin kim olduğunu bilmeden getiren birine ait fotoğraf Huşamadyan tarafından yayımlandıktan sonra, dünyanın başka bir yerinde yaşayan bir okurda da o fotoğraf çıkınca birbirinden habersiz akrabaların iletişime geçmesi de yaşanmış olaylardan biri. Bir fotoğraf yayımlandıktan sonra fotoğraftakileri tanıyan başka bir okur, “Pederin adı o değildi, onun adı buydu” şeklinde düzeltme yapabiliyor. Huşamadyan’ın okuruyla kurduğu bu organik ilişki, sitenin kolektif bir biçimde zenginleştirilmesi için verimli bir zemin sağlıyor.
22 Kasım 2018 tarihinde Hrant Dink Vakfı’nda düzenlenen panelde Huşamadyan’a Türkiye’den ulaşan kişilerle yaptığı Türkçe yazışmalara ilişkin deneyimini aktaran Arlet İncidüzen, nüfus alt-üst soy bilgileri e-devlet üzerinden erişime açıldıktan sonra Türkiye’den Huşamadyan’a yönelik ilgide bir patlama olduğu tespitinde bulundu. (E-devlet tarafından Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü çatısı altında sunulmaya başlanan bu hizmet, 8 Şubat 2018 tarihinde kullanıma açılmıştı.) Türkiye’den yazanlar genellikle çeşitli şekillerde ailesinde Ermeni geçmişi olan bir fert olduğunu öğrenen kişiler ya da web sitesinde bulunan yerleşim birimlerinin bugünkü sakinleri. İncidüzen, nadir de olsa elinde Ermeni malı olduğunu iddia ederek bu malları pazarlamaya çalışan kişilerden de e-mail aldıklarını söylüyor.
Huşamadyan’ın ortaya koyduğu manzarayla paralel olarak proje ekibi de dünyanın farklı köşelerindeki ülkelere dağılmış durumda. Çok farklı saat dilimlerinden birlikte çalışmak durumunda olan proje ekibine göre karşılaştıkları en büyük zorluklardan biri bu dağılmışlık hali. Sitenin Genel Yayın Yönetmeni Vahé Tachjian Berlin’de yaşıyor. Çekirdek kadro içinde Amerika’da, Kanada’da, İspanya’da, Almanya’da, Türkiye’de, İsrail’de ve Ermenistan’da yaşayan kişiler var. Proje ekibi, farklı saat dilimlerine dağılmış haldeyken ekip toplantısı yapmanın dahi çok zor olduğunu söylüyor. Bunun dışında insan gücü de en büyük zorluklardan birini oluşturuyor. Ekibi oluşturan akademisyenler, çevirmenler, sanatçılar ve tarihçiler için Huşamadyan içeriklerini geliştirmek ikinci planda kalmak zorunda olan bir iş durumunda. Huşamadyan web sitesiyle ilgilenmek üzere özel olarak istihdam edilmiş bir kişi olmadığı için web sitesi akademisyenlerin kendi ders programlarından vakit ayırabildikleri düzeyde katkı sunabildikleri bir dijital platform olmaya devam ediyor. Proje ekibi, dünyanın farklı yerlerine dağılmış olma halini çevrimiçi yolla sürdürdükleri toplantılar ve iletişim ile telafi edebildiklerini söylüyor.
Proje ekibinden Arlet İncidüzen’e göre bu dağılmışlığın yarattığı bir zorluk da materyal toplamak amacıyla düzenledikleri atölyeleri istedikleri sıklıkta organize edememek: “Gidilecek ülkelerdeki durum da etkiliyor. Mesela geçenlerde İstanbul’da bir tane olacaktı. Burada bir açıklama yapıldı bombalamalar olabilir diye, Amerikan Konsolosluğu bir açıklama yaptı, o havadan ötürü Hrant Dink Vakfı çekindi. Vahé de gelecekti ama üç gün kala iptal oldu o atölye mesela. O ne zaman yapılacak, bilinmiyor. Ben yurt dışındaki atölyelere katılmak istediğimde vize problemi yaşayabiliyorum. Almanya vize başvurumu reddettiği için Berlin’deki atölyeye gidemedim.”