Cins Adımlar

Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşleri

İstanbul, 2015
...

SESLİ BETİMLEME

Cins Adımlar, feminist tarihçi Andrea Petö tarafından Budapeşte’de, ausZeiten feministisches Archiv tarafından Bohum’da ve Soledad Falabella tarafından Şili’de organize edilen feminist hafıza yürüyüşlerinden esinlendi. 2014 yılında İstanbul’da, Hafızayı Harekete Geçirmek: Kadınların Tanıklığı isimli bir sergi, Eylem İçin Hafızayı Harekete Geçirmek başlıklı atölye programı çerçevesinde düzenlendi. Columbia Üniversitesi’ne bağlı Women Creating Change inisiyatifi tarafından düzenlenen bu atölyede, yurt içi ve yurt dışından akademisyen, sanatçı ve aktivistler bir araya gelerek hafızalaştırma pratiklerini güçlendirebilecek aktivizm modellerini tartıştı. Atölyenin sonunda SU Gender (Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi) ve Karakutu Derneği’nin de işbirliğiyle 18 Eylül 2015 günü İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde ilk Cins Adımlar yürüyüşü düzenlendi. 2014 yılından bugüne 40’ı aşkın hafıza yürüyüşü Kadıköy, Balat ve Beyoğlu semtlerinde düzenlendi.

Cins Adımlar’ın doğduğu siyasal ve toplumsal bağlamı daha iyi anlamak için Militurizm festivallerinden de bahsetmek gerekiyor. Militarizm karşıtı aktivist ve vicdani retçiler tarafından 2005, 2006 ve 2007 yıllarında Ankara, İstanbul, İzmir gibi farklı şehirlerde düzenlenen bu festivaller Türkiye’de militarist mekânlara yönelik ciddi eleştiri getiren en önemli projelerden biriydi. Cins Adımlar ekibi, Militurizm Festivali’nin, şehir sakinlerinin yaşadıkları mekânlarla kurdukları ilişkiyi toplumsal cinsiyet perspektifinden yola çıkarak sorunsallaştırma konusunda esin kaynağı olduğunu söylüyor.

Cins Adımlar’ın başvurduğu kaynakların başında İstanbul Kadın Müzesi geliyor. Bu sanal müzenin yaptığı çalışmalar, “İstanbul’un sanat ve kültür yaşamında kendisinden sonraki kadınlar için ‘yol açıcı’ rol oynamış veya oynamakta olan kadınların biyografilerine odaklı.” Cins Adımlar projesinin kurucularından, antropolog Ayşe Gül Altınay, genç gönüllüler tarafından yürüyüşler esnasında anlatılan hikâyelerin çoğunun İstanbul Kadın Müzesi arşivinden yararlanılarak derlendiğini belirtiyor.

Cins Adımlar: Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşleri, şehirle kurulan ilişkiyi toplumsal cinsiyet ve kolektif hafıza perspektifinden yeniden kurgulamayı amaçlayan bir hafızalaştırma çalışması. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından yapılan hafıza yürüyüşleri, ilk adımlarını 2014 yılında attı. Cins Adımlar, bir şehrin sokaklarında feminist bir gözle yürümenin yalnızca kadınların sessizleştirilmiş hikâyelerini bulma arayışı değil, aynı zamanda bir eylem yöntemi olarak niteliyor. Toplumsal cinsiyet odaklı hafıza yürüyüşleri, katılımcıların kültür, bilim ve sanat dünyasına yaptıkları katkılara rağmen cinsiyetleri nedeniyle çalışmaları ve yaşamları gölgede bırakılan kadın figürlerini keşfetmelerini sağlıyor.

Cins Adımlar’ın genç gönüllüleri, görünmez kılınan yaşamların yalnızca kadınlarınki olmamasından hareketle LGBTİ+’ların veya etnik ve kültürel azınlıkların hikâyelerine de odaklanıyor. Böylece sessizleştirilmiş insanlara ve mekânlara dair toplumsal hafızayı eyleme geçiriyor. Hafıza yürüyüşlerinde, katılımcılar genellikle birkaç önemli durağı olan bir güzergâhı takip ediyor ve her durakta farklı bir hikâyeyi dinliyor. Bu hikâyeler hem başarı hem başarısızlıklara dair olabiliyor, ancak hepsinde ortak olan nokta yılma ve vazgeçme hissini değil, cesaret hissini teşvik etmeleri. Hafıza yürüyüşleri aynı zamanda kolektif eylemler olduğu için paylaşılan fikir ve duygularla zengin bir çoğulculuk yaratmaya çalışıyor.

Cins Adımlar, resmi tarih anlatılarının “egemen” tarafından yazılmış ve yalnızca onun hakkında olması nedeniyle, genellikle inkâr, ret ve sansür mekanizmalarını devreye sokarak hakikate ulaşma hakkını engellediğini belirtiyor. Ayşe Gül Altınay’a göre bu tek boyutlu tarihi dinlediğimizde veya okuduğumuzda aklımızda çok basit bir soru belirir: “Kadınlar nerede?” Altınay şöyle devam ediyor: “Egemen tarafından kurgulanmış tarih anlatısında kadınların veya dışlanmış, görmezden gelinmiş toplumsal kimliklerin hangi mekânlarda, nasıl bir yaşam sürdürdüklerine; yaşadıkları coğrafyaya veya kültüre nasıl katkıda bulunduklarına, neleri değiştirip dönüştürdüklerine veya neyle mücadele ettiklerine dair bilgiye rastlamayız. Tam da bu yüzden, sessizleştirilmiş hikâyeleri araştırmak toplumsal gerçeğe başka açılardan bakmamızı ve hakikat(ler)e bir nebze olsun yaklaşmamızı sağlar.”

Sanatçı Silvina der Meugerditchian’ın katılımcısı olduğu bir hafıza yürüyüşüne dair çektiği videoyu izlemek için tıklayınız.

Bu yürüyüşler, SU Gender üyeleri de dâhil olmak üzere katılımcıları, yaşadıkları veya ziyaret ettikleri şehirlerle kurdukları ilişkiler üzerine yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Bu düşünme süreci, çoğunlukla egemen ideolojiler tarafından şekillendirilen eşitsiz toplumsal cinsiyet normlarının, insanların mekânlarla kurdukları maddi ve sembolik ilişkileri tanımlamadaki etkisini tanımayı da içeriyor. Ayrıca insan hakları, kolektif hafıza, nefret söylemi, cesaret ve aktivizm gibi birçok kavram ve terimin yürüyüşler boyunca bir arada ele alınması, katılımcıların toplumsal sorunlar arasındaki ilişkileri ve paralellikleri keşfetmesini de sağlıyor.

Yürüyüşleri düzenleyenler, katılımcıların yanı sıra, hikâyeleri derleyen ve anlatan genç gönüllülerin de hikâye anlatıcılığı sayesinde umut ve güç biriktirdiğini, zorlu şartlarda her türlü baskıya rağmen pes etmeyip üretmeye devam eden kadınların varlığından haberdar olmanın kendi yaşamlarında karşılaştıkları engel ve zorluklarla başa çıkma konusunda kendilerine esin kaynağı olduğunu belirtiyor.

Ankara ve Antakya gibi farklı şehirlerde bulunan sivil inisiyatifler yaşadıkları şehirlerde Cins Adımlar’dan ilham alan hafıza yürüyüşleri düzenliyor. Cins Adımlar ayrıca Ankara’da küçük bir grup ile birlikte bir eğitim atölyesi düzenledi ve bu grup daha sonra birkaç hafıza yürüyüşü organize etti.

Beyoğlu’nda bulunan sergi mekânı Meşher, “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisi kapsamında Cins Adımlar programına ev sahipliği yaptı. Kimi az, kimiyse çok tanınan sanatçı kadınların bulunduğu, yollarının geçtiği, ürettiği, karşılaştıkları veya türlü deneyimlerde bulundukları mekânlar durak olarak belirlendi ve ilki 16 Mart 2022 tarihinde fiziksel, ikincisiyse 22 Mart 2022’de dijital olmak üzere iki yürüyüş organize edildi. Bu organizasyon kapsamında, Aliye Berger, Adalet Cimcoz, Füreya – Hakkiye Koral ve Nasip İyem, Yıldız Moran, Iraida Barry, Maryam Şahinyan, Frumet Tektaş, İvi Stangali, Sabiha Bengütaş, Ruzin Gerçin ve Lerzan Bengisu’nun eser ve hikâyeleri Gezi Parkı, Kallavi Sokak, Narmanlı Han, Taksim Cumhuriyet Anıtı gibi mekânlarda katılımcılara anlatıldı. 

Cins Adımlar ekibinin karşılaştığı zorlukların başında hikâyeleri yaratmak için ihtiyaç duydukları bilgi ve belgeleri resmi ve ana akım kurumların arşivlerinde bulamamaları geliyor. Bundan dolayı hikâyelerin çoğunda bilgi ve veri eksikliği oluyor. Ayrıca hikâyeleri derleyenlerin ve anlatıcıların gönüllülerden oluşması, bazen hikâyenin derinleşmesi için ihtiyaç duyulan sürekliliğin sağlanması önünde engel teşkil edebiliyor.

Buna ek olarak, İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm projelerinin yoğunluğu şehri hızla değiştiriyor. Yürüyüş durağı olarak belirlenen bir mekânı daha sonra yerinde bulamamak çalışma ekibinin karşılaştığı bir durum. Ama bu gerçek, Cins Adımlar hafıza yürüyüşleri esnasında çekilen fotoğrafların kentteki değişimi kaydeden bir arşive dönüşmesine de imkân tanıyor.