Hafıza ve Gençlik projemiz katılımcılarından Musa Can, Cins Adımlar’ın tarihçesini kaleme aldı. Hafıza yürüyüşlerinin keşfedip dile getirdiği hikâyeler sayesinde sessizleştirilmiş insanlara ve gölgelere mahkûm edilmiş hikâyeler gün yüzüne çıkarılıyor. Bütün bunlar yapılırken yalnızca geçmişle sınırlı kalınmıyor, şimdiyle de bağlantılar kurularak mekânın hafızası yeniden oluşturuluyor. Son on yılda göç ve iltica şehri haline gelen İstanbul’da göç, toplumsal cinsiyet hafıza ve mekân arasındaki ilişkilere odaklanarak Cins Adımlar kapsamında 2019 ve 2020 yılları arasında geliştirilen web belgeseli Buluşan Adımlar da bunun bir örneği.
“Yaşadığımız şehri ne kadar tanıyoruz? Önünden onlarca kez geçtiğimiz binaların, sokakların, parkların ve meydanların nelere tanıklık ettiğini, kimlerin hikayelerine kucak açtığını biliyor muyuz?” diyerek yola çıkan Cins Adımlar, toplumsal hafızadaki suskunlukların şehrin sokaklarına, parklarına, kısacası tüm mekanlarına nasıl yansıdığını birlikte görmeye çağırıyor.
Cins Adımlar, uluslararası ve yerel deneyimlerden ve kaynaklardan ilham alarak yaratılıyor. Uluslararası örnekler arasında Budapeşte’de feminist tarihçi Andrea Petö’nün, Bochum’da feminist arşiv kolektifi ausZeiten ile Linda Unger’in ve Santiago’da Soledad Falabella Luco’nun öncülüğünde yapılan feminist yürüyüşler var. Yereldeyse 2004 ve 2006 yılları arasında vicdani ret hakkını savunan antimilitarist bir grup tarafından düzenlenen Militurizm Festivali gibi İstanbul, Ankara ve İzmir’in “militarist” mekânlarına kendine has “antimilitarist” etkinliklerle dikkat çeken organizasyonlardan, 2012 yılında açılmış ve kadınların susturulmuş tarihini sergilemeye adanmış çok dilli sanal bir müze olan İstanbul Kadın Müzesinden ve başka birkaç kaynaktan esinleniyorlar.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi (kısa adıyla SU Gender) tarafından yürütülen hafıza yürüyüşleri ilk adımlarını 2014 yılında attı. İstanbul’un ilk feminist yürüyüşü Beyoğlu semtinde, Sabancı Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerinin, Kadınların Tanıklığı isimli sergiye paralel olarak Columbia Üniversitesi Toplumsal Değişim Çalışmaları Merkezi’nin ve yine daha önce başka alanlarda hafıza yürüyüşleri düzenlemiş olan Karakutu’dan aktivistlerin iş birliğiyle düzenlendi. 2014 ve 2022 yılları arasında elliden fazla kez yapılan bu yürüyüşlere 1200’den fazla insan katıldı. Katılımcılar gezdikleri mekânların tarihini farklı bir açıdan okuma imkânı elde ettiler.
Yürüyüş sırasında Ayşe Gül Altınay’ın şu soruları katılımcıların zihinlerinde yankılandı: “Tarihe baktığımızda neden hep erkeklerin hikayelerini dinliyoruz? Bu tarih anlatılarında kadınlar ve LGBTİ+’lar nerede?” Bu soruları cevaplarken de yürüyüş ve hikâye anlatıcılığı yoluyla, toplumsal cinsiyete ve kolektif hafızaya eleştirel bir açıdan yeniden bakıp, kent yaşamını farklı bir perspektiften deneyimlenebildi. İşte buradaki amaç aslında cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık sebebiyle emekleri ve varlıkları görmezden gelinen kadınların hikayelerini gün yüzüne çıkarmak ve böylece de hafızayı canlı tutup bilinç yaratmak oldu.
Cins Adımlar’ın gönüllü hikâye anlatıcıları, görünmez kılınan yaşamların yalnızca kadınlarınki olmamasından hareketle etnik ve kültürel çeşitliliği de gözeterek LGBTİ+’ların da hikâyelerine odaklanıyor. Keşfedilip dile getirilen hikayeler sayesinde sessizleştirilmiş insanlara ve gölgelere mahkûm edilmiş mekânlara dair toplumsal hafıza eyleme geçiriliyor ve böylece gömülmüş hikayeler gün yüzüne çıkarılıyor. Bütün bunlar yapılırken yalnızca geçmişle sınırlı kalınmıyor, şimdiyle de bağlantılar kurularak mekânın hafızası yeniden oluşturuluyor. Cins Adımlar için şimdiye kadar Balat, Kadıköy ve Beyoğlu’nda rotalar oluşturuldu. Gün yüzüne çıkarılan hikayeler bu rotalar üzerindeki mekanlarda gönüllü hikâye anlatıcıları tarafından anlatılıyor. Bu hikâyeler hem başarılara hem de başarısızlıklara dair olabiliyor; ancak hepsinin ortak noktası yılmayı ve vazgeçmeyi değil, cesareti teşvik etmeleri. Hafıza yürüyüşleri aynı zamanda kolektif eylemler olduğu için paylaşılan fikir ve duygularla zengin bir çoğulculuk yaratılmaya çalışıyor.
Cins Adımlar Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşleri katılımcılara şehrin birçok mekânsal ve zamansal katmanıyla dinamik bir şekilde ilişki kurma ve bahsi geçen bu mekânda bulunarak alternatif bir kentsel bilgi üretim sürecinin parçası olma fırsatı sunuyor. Kamusal alanda kolektif olarak hareket eden bir grup insanı gören birçok kişi “Burada ne yapıyorsunuz?”, “Bu bir kurs mu?”, “Bu bir turist grubu mu?” gibi sorular soruyor. Sorularıyla ve merak duygusuyla katılımcılara yaklaşan bu kişiler, bazen anlatılan hikayeleri de dinliyorlar ve hatta bu hikayelere katkıda bulunuyorlar. Bu süreç ise hikayelerin gelişerek daha fazla insana dokunmasını sağlıyor. Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşü bu şekilde, kentsel kültüre ve topluma büyük katkılarda bulunan insanların kayıp hikayelerini anmak için kamusal alana bir müdahale imkânı sunuyor. Hikayeler, seyirciler kadar katılımcıları da geçmiş travmalara ve bunların günümüz üzerindeki etkilerine tanıklık etmeye davet ediyor.
Hafıza yürüyüşleri, katılımcıların dokunma, görme, işitme ve koku alma duyuları aracılığıyla alanı doğrudan deneyimlemeleri için bir fırsat sağlıyor. Bu şekilde mekânın kendisi, sadece anlatılan hikayelerle değil, aynı zamanda somutlaşan kişisel ve kolektif duyularla da bir bilgi nesnesi haline geliyor. Judith Butler’ın yakın tarihli bir röportajında başka bir bağlamda ifade ettiği gibi, toplu yürüyüş/toplanma, bir edilgenlik biçimi olmaktan öte aktif ve dinamik bir güç olan şiddetsizlik yoluyla iktidar yapılarına meydan okur. Bu nedenle Cins Adımlar adı altında gerçekleştirilen bu toplu yürüyüş güçlü bir hafızalaştırma çalışması oldu.
Bilindik anıtların hikayelerine erişmek, her gün görülse dahi farkına varılmayan veya dikkat çekmeyen detayların hikayelerine erişmekten çok daha zordur. Tanınmış birinin heykeli, bilindik bir geçmişin yüzeysel anlatısını içeren mekanlar ve benzerleri genelde daha çok rağbet görürler, ama detayların sesine pek kulak verilmez. Bu sebeple yürüyüş rotalarında ziyaret edilen yerler arasında nadiren heykeller, mezarlıklar, anıtlar, müzeler veya benzerleri yer alıyor. Cins Adımlar, şehri tarihsel olarak simgelediği düşünülen kişileri veya olayları anan klasikleşmiş mekanlar yerine, sokak ve apartman adları, terk edilmiş binalar veya kültürel ve tarihi önemi olmayan yerler gibi yoldan geçenler tarafından kolayca tanınmayan katmanları araştırıyor.
Bu araştırmaları yaparken hikâyenin iki önemli bileşeni olan yer ve zamana odaklanmak da ihmal edilmiyor. Bu sebeple yürüyüşlerde kentsel planlama, devlet politikaları, sosyal ve kültürel gelişmeler, zamana yenik düşen değişimlerle dönüştürülse de fiziksel olarak halen olduğu yerde bizi bekleyen mekanlar ziyaret ediliyor. Zamanı geriye sarmak mümkün olmasa da hikayeleri mekânı hissederek dinlemek katılımcılarda daha güçlü bir etki yarattığına şüphe yok. Örneğin bu yürüyüşlerde Kadıköy’de Osmanlı devletinde önemli idari görevler üstlenen ve Türk sanat müziğine önemli katkılarda bulunan ilk Müslüman kadın olan Dilhayat Kalfa’nın adını taşıyan küçük bir ara sokağa giriliyor. Bakla Tarlası Apartmanı’nın önünde de duruluyor, burada ünlü kadın ressam Mihri Rasim’in hikayesi anlatılıyor. Dairenin tarihi bir önemi yokken Kadıköy’de Mihri Rasim’in yaşadığı dönemde o mahallede bakla tarlaları olduğundan bahsediliyor Bütün bu anlatılar, mekanla birleşerek katılımcıların zihinlerinde ve hatta duygu dünyalarında güçlü bir yer ediniyor ve mekanların toplumsal hafızasını güçlendiriyor.
Buluşan Adımlar, son on yılda göç ve iltica şehri haline gelen İstanbul’da 2019 ve 2020 yılları arasında Göçmen Dayanışması tarafından göç, toplumsal cinsiyet, hafıza ve mekân arasındaki ilişkilere odaklanarak Cins Adımlar Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşleri programı kapsamında bir web belgeseli olarak geliştirildi.
İstanbul’da göçmenlerle birlikte veya doğrudan göçmenler tarafından gerçekleştirilen farklı dayanışma girişimlerini haritalandıran belgesel, “ev sahibi” ve “misafir” ayrımlarına meydan okuyor. Bu belgesel bugünün politik ve toplumsal atmosferinde yabancı düşmanlığını körükleyen medya anlatımına karşı göçmenlerin kent kültürünün ve sosyal hayatın farklı katmanlarına katkısını ve bu topraklarda yaşanan dayanışma hikayelerini görünür kılan kapsayıcı bir dijital alan yaratmayı amaçlıyor
Projenin tasarım ve uygulaması Selen Çatalyürekli’ye, illüstrasyonlar Duygu Serin’e ait. Projenin danışmanlığını ise Ayşe Gül Altınay ve Sema Semih üstlendi. Belgesel; ‘Bıdı Bıdı Talks, ‘Joel Moriası’, ‘Sağlık Elçileri’, ‘Sınırları Karıştır’ ve ‘The Arc Project’ isimli beş ana başlıkta toplanan video hikâyelerden oluşuyor.
Bu hikâyelerden Bıdı Bıdı Talks, diller arası bir sohbet topluluğu olarak oluşturuldu. 2017 yılında bir iftar daveti düzenleyerek katılımcıları bir araya getiren Serpil Ata’nın bu ilk adımıyla başlayan, herkesin katılımına açık ve ücretsiz bu buluşmalarla yüzlerce insan bir araya geldi.
Joel Moriasi’nin hikayesi ise Türkiye’de yaşayan bir siyahi olarak yaşadıklarını konu alıyor. Kendisinin hikayeleri şu sözleriyle başlıyor: “Kanalıma hoş geldiniz. Siyahi bir adam olarak Türkiye’deki yolculuğumu anlatıyorum. İşler bazen çok ilginçleşebiliyor.” Joel Moriasi bu hikâyelerini Youtube üzerinden anlatarak ise kendine dijital bir alan yaratıyor.
Göçmen çocuklar için sanat projesi olarak başlatılan The Arc Project ise Dr. Gülfer İnci ve lise öğrencisi kızı Emine Barik tarafından 2019–2020 yıllarında kuruldu. Herhangi bir destek almadan, tamamen kendi imkanları ile oluşturdukları atölyelerde göçmen çocuklara İngilizce ve resim eğitimi verdiler, bunların yanı sıra futbol dersleri almalarını da sağladılar. Ne yazık ki 2020 yılının Şubat ayında yeterli maddi desteği bulamadıkları için dernek mekanlarını kapatmak zorunda kaldılar; ancak daha önce eğitimlere katılmış olan çocuklarla bir araya gelmeye devam ediyorlar.
Cins Adımlar Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşlerinin rotaları da şu şekillerde çizilmişti:
- Zabel Yesayan (Ermeni romancı, şair ve öğretmen)
- Aliye Berger (Ressam), Narmanlı Han
- Kohen Kardeşler Kitapevi
- Maryam Şahinyan (Fotoğrafçı), Foto Galatasaray
- Ayşe Şan (Dengbêj), Mezopotomya Kültür Merkezi
- Sabiha Gökçen
- Feminist ve LGBTİ+ Hareketi, Gezi Parkı
- Fazıl ile İsmail
- Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Selma Emiroğlu
- Moğolların Meryemi Kilisesi
- Mavi Kalem Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği
- Gulnar Hajo ve Pages Kitap Evi
- Agora Meyhanesi ve Müzeyyen Senar
- Rum Kız Lisesi Yoakimyon ve Eleni Küreman
- Balat (Çıfıt) Çarşısı ve Beki Luiza Bahar
- Surp Hreşdagabed Kilisesi ve Khorenyan Mektebi
- Deniz Kızı Eftalya
- Mihri Rasim
- Militurizm
- Nahid Sırrı Örik
- Süreyya Opera ve Şevkiye May
- Halide Edip Adıvar
- Kınar Sıvacıyan
- Sevim Burak
- Yoğurtçu Parkı
- Dilhayat Kalfa
- Lambda İstanbul
- 24 Nisan 1915
- Afife Jale ve Eliza Binemeciyan
Yararlanılan Kaynaklar
Altınay, Ayşe Gül. Feminist Curious Steps through History: Illumination in Dark Times. Columbia University Press Blog, 5 Mar. 2021, https://cupblog.org/2020/03/08/feministcurious-steps-through-history-illumination-in-dark-times-by-ayse-gul-altinay.
Buluşan Adımlar — Göçmen Dayanışmasının Hikaye Haritası, https://www.bulusanadimlar.com/. Hafıza Çalışmaları Ve Yüzleşme Pratikleri. Karakutu Derneği, 13 Mar. 2020, https://www.karakutu.org.tr/hafiza-calismalari-ve-yuzlesme-pratikleri.
Butler, Judith, and Simon Critchley in conversation about Butler’s new book, The Force of Nonviolence: The Ethical in the Political. The People’s Forum NYC, 7 Feb. 2020, https://www.youtube.com/watch?v=hTsd4Otj3R8&t=3s.
“Cins Adımlar: Toplumsal Cinsiyet Ve Hafıza Yürüyüşleri.” Memorialize Turkey, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, 29 Jan. 2020, https://memorializeturkey.com/memorial/cinsadimlar-toplumsal-cinsiyet-ve-hafiza-yuruyusleri/.
“Sanatçı Kadınların İzinde Adım Adım Beyoğlu.” SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu, 14 Mar. 2022, https://esitlikadaletkadin.org/sanatci-kadinlarin-izinde-adim-adim-beyoglu%EF%BF%BC/ .
Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü, 14 Jan. 2022, https://sehirplanlama.ibb.istanbul/toplumsal-cinsiyet-ve-hafiza-yuruyusu/.