bak.ma

Özgürlük Mücadelelerinin Dijital Medya Arşivi

İstanbul, Ankara, 2014
...

bak.ma, Gezi Parkı protestoları sırasında pek çok farklı alandan, deneyimden gelen insanların katılımıyla oluşan Videoccupy video kolektifinin, direniş sırasında topladığı ve ürettiği görsel kayıtları bir alanda paylaşıma açma amacıyla, bir çevrimiçi açık arşiv olarak doğdu. Videoccupy direniş sonrası dağılmış olsa da 2014 yılında bak.ma ve Gezi arşivi çevrimiçi olarak erişime açıldı. 2015 yılından itibaren bak.ma’nın içeriği, sürece dâhil olan, dayanışan kolektiflerden, sendikalardan, bireysel arşivlerden toplanan ve sisteme yüklenen kayıtlarla genişledi. Sonuç olarak 6 yıldır aktif çalışan bir arşiv kolektifi oluştu.

bak.ma’nın yaratılmasında, arşiv kolektifi üyelerinin kişisel deneyimleri oldukça etkili oldu. Siyaset, video eylem, video art, politik belgesel, sinema gibi birbiriyle ilişkili alanlarda edinilen teorik ve pratik deneyimlerin kolektif pratiğe yansıması arşivin oluşmasını mümkün kıldı. bak.ma, Gezi protestoları esnasında çekilmiş videoların arşivini oluşturmaya çalıştıkça toplumsal özgürlük mücadeleleri tarihine bakma gerektiği fikri ve hissi de buna paralel olarak gelişti. bak.ma arşivinin çok çeşitli toplumsal meselelere dair olmasını çalışma ekibi şöyle açıklıyor: “Sistem karşıtı toplumsal hareketler kesintili de olsa, hak talepleri düzleminde birbirleriyle ilişkilidir. Örneğin bir emek hareketini ve tarihini kentsel hareketler bağlamı ile birlikte okumak ve tarihsel yükselme dönemlerini analiz etmek gerekir. Gezi’yi anlamak için Tekel [direnişi] gibi kamusal alanı bir süreliğine dönüştürmüş güçlü bir hak ve iş talebini barındırmış örgütlü veya örgütsüz bir hareketin belleğini güncel hareketler ile ilişkilendirmek tarih söylemi içinde farklı minör anlatıları su üstüne çıkarır ve aynı zamanda toplumsal hareketlerin birbirleriyle paralelliklerini kurar. Bu anlamda ilişkisel bir bellek kurmak önemli diye düşünüyoruz.”

bak.ma, Türkiye’de ve Türkiye dışında özgürlük mücadelelerinin dijital medya arşivi olma amacıyla yola çıkmış bir kolektif. bak.ma çevrimiçi arşivinde 1960’lardan bugüne; Tekel direnişinden[1] Gezi Parkı protestolarına[2], Hewsel Direnişi’ne[3], 1 Mayıs’lardan 19 Ocak’lara[4], 8 Mart’lardan Onur yürüyüşlerine, Boğaziçi Direnişi’ne[5] pek çok toplumsal hareketin, protestoların, basın açıklamalarının, gündelik yaşama dair kayıtlarını bulmak mümkün. bak.ma üzerinden Melbourne’dan Hamburg’a, Belgrad’dan Atina’ya pek çok politik hareketin video kayıtlarına da erişilebiliyor. İçerikteki seçkiyi tanımlamak gerekirse 1960 ve sonrası birbiriyle ilişkili sosyo-politik hareketlerin, özgürlük mücadelelerinin görsel kayıtları denilebilir. 

Kategori sistemi ise yazılımın önerdiği tarih, yer, anahtar sözcük, video başlıkları şeklinde işliyor. bak.ma, açık kaynaklı bir arşiv yazılımı olan pan.do/ra’yı kullanıyor. Kullanıcılar, arşivin içerdiği veriyi indirebildiği gibi, yeni veri yükleyebiliyor, yüklenen veri üzerinde çevrimiçi montaj yapabiliyor; altyazı, tag, metin ve enformasyon girişi yapabiliyor, var olan datayı kullanarak yeni videoları çevrimiçi olarak kurgulayabiliyor. bak.ma’yı anonim bir alan olarak tahayyül eden çalışma ekibi, dileyen kullanıcıların arşiv içeriğini düşük çözünürlükte bilgisayarına indirebilmesine izin verecek tasarım ve teknikler kullanıyor.

bak.ma’nın yaratıcıları arşivleri, işlevleri olan aracılar olarak, bizleri birbirimizle, olaylarla iletişime geçiren alanlar olarak düşünmeyi ve kullanmayı başarabilmemiz gerektiğine inanıyor. Böylece arşivleri yalnızca geçmişle ilgili değil, asıl olarak şimdiye ve geleceğe dair önerileri, fikirleri, duygulanımları yaratabilecek platformlar olarak görebileceğimizi düşünüyorlar. bak.ma imajlarla karşılaşmalardan türeyen farklı ilişkilenmelerin, ilhamın, duygulanımların da alanı. Salt bir muhafaza alanı, kayıtların korunduğu bir platform değil. Çalışma ekibi bak.ma için şunları söylüyor: “Dziga Vertov’a ve Ulus Baker’e referansla ‘farkında olunmaksızın yakalanan hayatın arşivi’ veya Maurizzio Lazzarato’ya referansla da bir ‘olay arşivi’ olarak nitelenebilir. İlkinde basitçe gündelik hayatın kaydının arşiviyken, ikincisinde toplumsal olayların kayıtlarının arşivi.” Bununla birlikte, yaratıcıları kendi deneyimlerini geleneksel ve kurumsal arşiv pratiğinden, devlet arşivi zihniyetinden ayrıştırmak için bak.ma’yı bir “karşı-arşiv” olarak tanımlanıyor. Bununla ilgili kaleme alınan bir manifestoları da var. 

Kendi pratiklerini “otonom arşivleme” olarak tanımlayan çalışma ekibi, 2016 yılında otonom arşiv meselesine değinen yazıları, bununla ilgili düşünsel üretimleri içeren bir de kitap derledi. Kitabın İngilizce baskısına dpr-barcelona adlı yayınevinin sitesinden erişmek mümkün. “Otonom arşivleme”, öncelikle emek hiyerarşisi gütmeyen, aksine emeği örgütleyen, özgürleştiren, kolektif bir yapı tarafından geliştirilmiş, çok merkezli bir arşiv pratiği olarak tanımlanıyor. Bir de en önemlisi heterojen toplulukların arşivi olma anlamını taşıyor. Burada bahsedilen topluluklar; göçmenler, işçiler, feministler, kuirler, trans aktivistler, savaş karşıtları, kent hareketlerinin özneleri, azınlıklar, insan hakları savunucuları ve diğerleri.

[1] 15 Aralık 2009 tarihinde Tekel işletmelerinin kapatılması ile birlikte işsiz kalacak olan Tekel işçileri birçok ilden Ankara’ya doğru yola çıktı. Protesto eylemleri 78 gün boyunca sürdürüldü.

[2] Hükümetin 2013 yazında İstanbul’daki Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası’nı yeniden yapmak amacıyla başlatılan inşaat çalışmalarını protesto eden eylemler daha sonra başka şehirlere yayıldı.

[3] Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan binlerce yıllık Hewsel Bahçeleri’nin ranta açılmasına karşı 2014 yılında BDP Gençlik Meclisi’nin başlattığı eylem sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin katılımıyla kitleselleşti.

[4] Hrant Dink 19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi eski binasının önünde kurşunlanarak öldürüldü.

[5] Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’yu rektör olarak ataması sonrası Boğaziçili öğrencilerin ve hocaların direnişiyle başlayan eylemler sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve diğer üniversitelerden öğrencilerin desteğiyle toplumsal bir muhalefete dönüştü.

Arşivin yarattığı etki, kullanıcıların arşivle kurdukları ilişkiye göre çeşitlilik gösteriyor. Örneğin, arşivin kullanıcılarından olan, Gezi’ye ve Tekel Direnişi’ne katılan pek çok eylemci, direniş sırasında aynı zamanda farklı alanlarda neler yaşandığını öğrenebildiklerini veya yıllar sonra tekrar izlemenin kendilerine pek çok farklı duygu yaşattığını ifade ediyor.

Araştırmacılar veya görüntüye farklı nedenlerle ihtiyaç duyanların deneyimleri ise bundan farklılaşıyor. Hak savunucuları için içeriğin bir kısmı hak ihlallerinin belgesi anlamında değer kazanırken, yine karşı-adli bilimler alanında çalışan aktivistler ve araştırmacılar için bu tür arşivler şiddetin belgelenmesi bağlamında önemli. Son olarak, yurtdışındaki kullanıcılar açısından içerikle karşılaşmak daha çok bilgilendirici oluyor.

bak.ma’dan feyz alan pek çok çalışma oldu. Sadece hafızalaştırma düzleminde değil fakat örneğin arşiv içeriğinin korunması, yeni ve yaratıcı çalışmalara açılması, içerik sağlanması boyutlarında ortaklaştıkları kurumlar, kişiler ve kolektifler var. Seyr-i Sokak, Kaos GL, Pembe Hayat Kuir Fest, sendika.org, Karahaber, Amsterdam’da bulunan Sosyal Tarih Enstitüsü ve Tactical Media oluşumu, n.b.k. Berlin, Berlin Sanat Üniversitesi öğrenci kolektifi Interflugs, Bombay merkezli Pad.ma arşiv oluşumu, 858.ma Tahrir arşivi bunlardan bazıları.

İçeriğin politik düzeyine ilişkin bugüne dek belirgin bir zorluk, tehdit yaşamadıklarını dile getiren çalışma ekibi, yaşadıkları en temel zorluklardan birinin gereken emek gücünü sağlamak olduğunu söylüyor. Arşivin ortaya çıkması ve genişlemesi gönüllü emeğe dayanıyor. Az kişinin gönüllü desteğiyle içeriğin toplanması, belli bir yöntemle sisteme yüklenmesi, sonrasında düzenlenmesi için ayrılması gereken zamanı yaratmak mümkün olmadığından istenilen birçok çalışma tamamlanamıyor. Ayrıca her yıl teknik masraflar için gerekli olan bütçeyi kısmen kendi olanaklarıyla kısmen de etik buldukları kurumlara başvurarak yaratmaya çalışan ekip, bu konuda da çoğu zaman zorlandıklarını dile getiriyor.