Yaşam Anıtı

Batman, 2012
...

SESLİ BETİMLEME

Türkiye’deki toplam nüfusun yaklaşık %15-25’ini oluşturan Kürtler, 1950’li yılların sonundan itibaren tanınma yönünde taleplerde bulundu. Ancak bu talepleri Türk devleti görmezden geldi ve izleyen yıllarda uygulanan baskının şiddetini artırdı. Buna paralel bir biçimde, Kürt hareketinin ortaya koyduğu talepler ve amaçlarına ulaşmak için mücadele ederken kullandığı yöntemler daha da radikal bir hal aldı. 1980 yılında yapılan askeri darbe sonrasında artan baskılar, 1984 yılında Kürt hareketinden bir siyasal grubun silahlı çatışmaya başlamasında etkili oldu. İzleyen yıllarda Türk devletinin kolluk güçleri ile Partîya Karkerên Kurdistan / Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki çatışmalar daha da şiddetlendi ve 1990’lı yıllarda yaşanan savaş sürecinde yaşamını yitiren binlerce insanın yanı sıra yüz binlerce Kürt zorunlu göçe maruz bırakıldı. 1990’lı yıllarda yaşanan çatışmalar, taraflardan hiçbiri için askeri zafer kazandırmış olmasa da, Kürt hareketi ile Türk devleti arasında açık diyalog süreci ancak 2009 yılında başlayabildi. Sonrasında çatışmalar devam ederken, 2010 yılında PKK üyelerinin Batman / Raman’daki petrol tesislerine yönelik yaptığı bir saldırı sırasında işçilerin kaldığı konteynerler yakıldı. Yangın çıktığını sanan Batman İnsan Hakları Derneği eski başkanı Sadi Özdemir, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yöneticilerinden Salih Özdemir, Sofi Özdemir ve Batman Barosu’nun eski başkanlarından olan Sedat Özevin yangını söndürmek amacıyla bölgeye gelirken yola döşenen mayının patlaması sonucunda öldü. Bu patlamada yaşamını yitiren insanlar neredeyse tüm hayatını insan hakları mücadelesine adamış olan kişilerdi. Olay gerçekleştikten sonra PKK, kurbanların ailelerinden özür dileyen bir metin yayınladı ve önce ölümlerine yol açanlar hakkında bir soruşturma başlattığını, sonra da eylemi yapanların tecrit edildiğini duyurdu.

DURUM:

Tamamlandı

TARİH:

2012

PROJE SAHİBİ:

Yerel Yönetim

PKK tarafından düzenlenen eylemde hayatını kaybedenlerin yıllarca insan hakları mücadelesine emek veren insanlar olması, Kürt hareketine dönük eleştirilere yol açtı. Öldürülen aktivistlerden bazıları, devlet güçlerinin işlediği hak ihlalleri mağdurlarının avukatlığını yaptıkları için sürekli olarak devlet baskısına, hatta işkencelere maruz kalmışlardı. İzleyen süreçte, Barış ve Demokrasi Partisi’nden Batman Belediye Başkanlığı yapan Serhat Temel, patlamada yaşamını yitirenlerin anısına bir hafızalaştırma çalışması yapılması fikrini ortaya attı. Belediye yetkilileri ilk olarak kurbanların aileleri ile bağlantıya geçti ve planladıkları hafızalaştırma projesine ilişkin onaylarını aldı. Sonrasında, Batman şehir merkezinde yer alan parklardan birinde yapılan Yaşam Anıtı, 2012 yılının Eylül ayında geniş bir katılımla açıldı. Anıttaki plakette yaşamını yitirenlerin isimleri ve “Halkının Kalbinde Olan İnsanlar Ölümsüzdür” yazısı yer alıyor.

Bu hafıza sahasının açılışına kurbanların akrabaları, Kürt hareketinin önde gelen siyasi figürleri, milletvekilleri, belediye başkanları ve halktan insanlar katıldı. Hafızalaştırma projesinin yarattığı ilk etki, yaşamını yitirenlerin yakınlarının duyumsadığı acının Kürt hareketi nezdinde tanınması oldu. Açılış konuşması esnasında öldürülen Sedat Özevin’in eşi Hülya Özevin: “İnsanların nasıl yaşadıkları, nasıl öldüklerinden daha önemlidir. Savaş nedeniyle en fazla yara alanlar hâlâ barışın yolunu gözlemektedir”, dedi. Öldürülen Sofi Özdemir’in kardeşi Sabri Özdemir ise açılış esnasında ağabeyinin yazdığı şiiri okudu.

Bu projenin farklı siyasal ve toplumsal boyutları da var. Önceki yıllarca Batman, faillerinin belirlenemediği ve çatışmanın taraflarının birbirlerini suçladığı birçok ölüm olayına tanıklık etti. Bu hadise, Kürt hareketinin yaptığı hatayı kabul ettiği, ailelerden özür dilediği ve benzerlerinin gelecekte tekrar etmeyeceğine dair beyanda bulunduğu bir olay olarak kayda geçti. Açılışta konuşma yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, “Savaşın uzaması durumunda kirliliğin de çoğalacağını” hatırlattı ve bu gibi olayların yaşanmasına zemin oluşturan Kürt meselesinin hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti.

PKK ile BDP, benzer amaçlar için mücadele eden iki farklı siyasi organizasyon olduğu için devlet ve ana akım medya tarafından genellikle birbirleriyle eş görülüyor. Silahlı çatışmalar devam ettiği için, hükümet ve medya bu olayı Kürt hareketinin özellikle Kürtler arasında şeytanlaştırılması ve itibarsızlaştırılması amacıyla kullanmaya çalıştı. Hatta bir hafızalaştırma projesi olarak ortaya konan “Yaşam Anıtı” açıldıktan sonra medyada “PKK Öldürdü, BDP de Heykelini Dikti” şeklinde ifadeler yer aldı. Olay gerçekleştikten sonra karşılaşılan temel zorluk, tarafların siyasi amaçları doğrultusunda bu hadiseyi kullanmasıyken, yapılan hafızalaştırma çalışması sayesinde bu acı verici olay barış için atılan bir adıma dönüştürüldü.