2013 yazında yaşanan Gezi Parkı protestoları sırasında pek çok farklı alandan ve deneyimden gelen insanların katılımıyla Videoccupy adında bir kollektif ortaya çıkıyor. Videoccupy, protestolar sırasında topladığı ve ürettiği görsel kayıtları kamuya açma amacıyla çevrimiçi bir arşiv oluşturuyor. Fakat, 2014 yılında kollektif dağılıyor. Videoccupy'dan çıkan bir ekip sonrasında bak.ma'yı kuruyor ve Gezi arşivini çevrimiçi olarak erişime açıyor. bak.ma Gezi Parkı protestolarından doğan bir dijital arşiv olsa da, sonrasında sınırlarını genişletip, Türkiye'den ve dünyanın birçok farklı yerinden sosyal hareket videolarını bir araya getirmeyi başarıyor.
Bak.ma'nın ortaya çıkış sürecini, zaman içinde uğradığı değişiklikleri, ve diğer toplumsal hareketleri kapsama hikayesini ekip üyeleri Bilge, Şirin ve Özge'den dinliyoruz.
bak.ma’nın tam olarak ne yaptığını anlatarak başlayabilir misiniz?
Bilge: bak.ma toplumsal hareketlerin görsel hafızasını tutan dijital bir arşiv. 1960’lardan günümüze Türkiye’nin yakın siyasi tarihine ilişkin çoğunlukla video koleksiyonlardan oluşan içeriği paylaşıma açık. Bu içeriğin üretimi ve arşivin devamlılığı kolektif ve gönüllü emeğin ürünü, bu içerik ancak kullanıcıların katkılarıyla genişliyor ve gündemi takip ediyor. bak.ma, arşivleri, işlevleri olan aracılar olarak, bizleri birbirimizle, olaylarla iletişime geçiren alanlar olarak düşünüyor. Yalnızca geçmişle ilgili değil, asıl olarak şimdiye ve geleceğe dair önerileri, fikirleri, duygulanımları yaratabilecek platformlar kurmak için çalışıyor. bak.ma, devletin ve medyanın sansürleyici, denetleyici ve pasifleştirici mekanizmalarına karşı otonom ve aktivist tarih yazımını ve direniş alanlarını savunuyor.
2018'den bu yana Türkiye dışından da kullanıcıların içerikler yüklemesiyle koleksiyonu genişledi. bak.ma’da videonun yanında işitsel ve metinsel içerikler de bulunabilir.1
bak.ma’nın ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz? Tespit ettiğiniz ihtiyaçlar nelerdi? İlham aldığınız modeller var mıydı?
Özge: Gezi Direnişi’nin ilk günlerinde bir araya geldiğimiz birkaç arkadaşımla Videoccupy adıyla bir video aktivist kolektif kurmuştuk. Protestolara katılan ve video kameralarıyla kayıt yapan herkese hem kolektife katılmaları hem de video kayıtlarını bizimle paylaşmaları için bir çağrı yaptık. Kolektif birkaç gün içinde giderek büyüdü. Kısa süre içinde bir ofis bulduk ve gerekli teknik ekipmanları da toparladık. Her gün, neredeyse 24 saat kayıt yapıyorduk. Kayıtları gün içinde ofiste topluyor ve montajlayıp kısa videolar oluşturuyorduk ve sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyorduk. Bir yandan da Gezi Parkı’nda Müştereklerimiz grubunun çadırında protestocuların ulaştırdığı video kayıtları toplamaya başladık. Aramızda daha evvel video aktivist kolektiflerden arkadaşlar vardı ve günlük toplantılarımızda tartıştığımız konular ve ilham aldığımız kolektiflerin bahsi geçiyordu. Brezilya’da, Gezi’yle paralel ortaya çıkan direniş ve onu belgeleyen Midia Ninja kolektifi, Tahrir protestolarını kaydeden Mosireen Kolektifi, Occupy hareketlerini kaydeden gruplar ve Indymedia gibi ulusaşırı pratikler Videoccupy’ı oluşturmamıza ilham oldu.
Direniş sırasında ihtiyaçlarımızı (insan gücü, teknik ekipman, finansal destek) hızla oluşan dayanışma ağlarıyla, çağrılarla çok kısa sürede giderebiliyorduk. Fakat sonrasında bu tür destekler giderek azaldı. Park işgali sonlandıktan sonra bir süre daha forumları, anmaları, yürüyüşleri kaydetmeye devam ettik. O sıralarda da gündem epey yoğundu, neredeyse her gün bir eylem vardı. Fakat Videoccupy’a katılan çoğu arkadaşımız da kendi işlerine dönmek zorunda kaldı ve o gruptan geriye kalanlarla biz bu eylemleri kaydetmeye devam ettik. Bir yandan da direniş sırasında bize gönderilen kayıtlar için bir database oluşturup, online arşivi kurmak için gerekli altyapıyı oluşturmaya çalışıyorduk. Çabalarımız, dayanışmacı dostların ve organizasyonların da katkısıyla bir sonuca vardı. Gezi’nin birinci yıldönümünde bak.ma fiilen kuruldu. Hemen akabinde de topladığımız kayıtları yüklemeye başladık. bak.ma, açık kaynaklı bir medya arşiv yazılımı olan pan.do/ra ile oluşturuldu. pan.do/ra’yı kullanan diğer arşivler Pad.ma ve 0xdB ilham aldığımız online arşiv modelleri oldu bu süreçte. Yazılımın açık kaynaklı olması, kullanıcıların aktif biçimde yönetebileceği bir arayüzle çalışması, katılımcılık esasına dayanması bizim için cezbedici unsurlardı. Fakat en önemlisi Gezi’nin video kayıtlarını onu oluşturanlara eriştirebilecek bir altyapı sunmasıydı. Videoccupy çağrılarında protestoculara verdiğimiz sözü böylece tutabildik. Sonrasında bak.ma’dan ilhamla başka kolektifler de pan.do/ra ile kendi arşivlerini oluşturdular. Bunlardan biri, Tahrir protestolarını kaydeden Mosireen Kolektifi’nin oluşturduğu 858.ma, diğeri Londra’da işçi hareketlerini belgeleyen Mayday Rooms’un leftove.rs arşivi.
bak.ma ekibi için Gezi Protestoları - sizi bir araya getiren olay olması dışında - ne ifade ediyor?
Şirin: Gezi, dayanışma biçimlerimiz ve örgütlenme kapasitemiz açısından önemli bir dönüm noktası. Gezi, kolektif eylemin gücünü ve sıradan vatandaşların yerleşik normlara meydan okuma ve hakları için mücadele ettiği biricik bir anı. Bu süreç, farklı geçmişlere ve ideolojilere (hatta ideolojiden bilinçli olarak uzak durmuş) sahip çeşitli grupların ortak bir zemin bulabileceğini ve ortak bir amaç için birlikte çalışabileceğini gösterdi. Gezi'de, farklı sosyoekonomik geçmişlerden, siyasi eğilimlerden ve yaş gruplarından insanlar demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi ortak değerler etrafında bir araya geldi. Bu birliktelik, dayanışmanın gücünü ve toplumun sesini yükseltme potansiyelini ortaya koydu. İnsanlar, meydanlarda bir araya gelerek, örgütlenme kapasitelerini gösterdi. Gezi benim bütün hayatıma etki etti - sonrasında yapmış olduğum akademik çalışmalar ve profesyonel tercihler Gezi'de öğrendiklerim sayesinde şekillendi. Bir kere, Gezi sürecinde hepimiz medyanın işleme mekanizması ve manipülatif gücüyle karşı karşıya kaldık. Gezi'de yaşanan olayların doğru bir şekilde belgelenmesi, toplumsal hareketin özneleri tarafından kayıt altına alınması ve saklanması, toplumla paylaşılması, bu anlamda sokağın görsel hafızasının önemini gördük. Akademik olarak video aktivizm ve sansür konularını çalışmaya başlamam, beni bak.ma’ya götüren süreç oldu.
Gezi Protestolarını, öncesinde ve sonrasında yaşanan diğer sosyal hareketlerle bağdaştırabilir miyiz?
Özge: Sistem karşıtı toplumsal hareketler kesintili de olsa, hak talepleri düzleminde birbirleriyle ilişkilidir. Örneğin bir emek hareketini ve tarihini kentsel hareketler bağlamı ile birlikte okumak ve tarihsel yükselme dönemlerini analiz etmek, aralarındaki bağları kurmamıza olanak verir. Gezi’yi anlamak için Tekel Direnişi gibi kamusal alanı bir süreliğine dönüştürmüş güçlü bir hak ve iş talebini barındırmış örgütlü veya örgütsüz bir hareketin belleğini güncel hareketler ile ilişkilendirmek tarih söylemi içinde farklı minör anlatıları ortaya çıkarır ve aynı zamanda toplumsal hareketlerin birbirleriyle paralelliklerini kurar. Bu anlamda ilişkisel bir bellek kurmak önemli diye düşünüyoruz. Gezi’yi kendisinden önceki toplumsal hareketlerle, direnişlerle ilişkilendiren yayınlar yapıldı. Örneğin Emek Sineması direnişi bunlardan biri. Genel olarak İstanbul’daki kent ve mahalle hareketlerinin, uzun yıllardır süren mutenalaştırma ve çevre katliamlarına yönelik yürüttükleri kampanyalar ve protestolar, Gezi’nin bir anlamda altyapısını oluşturdu demek yanlış olmaz. Direnişte mevcudiyetiyle dikkat çeken feministler ve lubunyalar ve uzun yıllardır verdikleri mücadele, işçi hareketinin tüm engellemelere rağmen Taksim Meydanı’na çıkmakta gösterdiği ısrar da bizi Gezi’ye götüren yolun mihenk taşları oldu.
bak.ma, sosyal hareketleri arasındaki parallellikleri, ilişkisel belleği kurmamıza olanak veren içeriğe ve teknik altyapıya sahip. Kategori sistemi yazılımın önerdiği tarih, yer, anahtar sözcük, video başlıkları şeklinde işliyor. Kullanıcılar, yüklenen veri üzerinde çevrimiçi montaj yapabiliyor; altyazı, tag, metin ve enformasyon girişi yapabiliyor, var olan datayı kullanarak yeni videoları çevrimiçi olarak kurgulayabiliyor. Tüm bu araçlar, diğer kategorilerle (protestolar, toplumsal hareketler, tarihsel olaylar) ilişkilendirilebilecek biçimde kullanıcılar tarafından oluşturulabiliyor.
Sizce Gezi’nin hala süren bir ektisi var mı? Toplumsal hafızadaki yeri nedir?
Şirin: Gezi'nin hala süren bir etkisi olduğunu söylemek mümkün diye düşünüyorum. Bazıları için Gezi, her ne kadar kaybedilmiş bir fırsat olarak yorumlansa da, benim için Gezi, hayatımın ilerleyen dönemlerinde yaptığım her şeyi şekillendiren bir deneyim oldu, dolayısıyla etkisi de kalıcı ve yapıcıdır. Gezi, benim için umuttur, yaşamak istediğim Türkiye’dir.
Gezi'nin 10. yılını kutladığımız bu günlerde, benim de içinde yer aldığım küratöryel bir ekiple Berlin'de “Gezi 10 Yıl Sonra” isimli etkinlikler serisini bir araya getirdik. Maxim Gorki Tiyatrosu’nda bir ay boyunca devam eden sergi, gösterim, panel ve performans serisinde Gezi’nin günümüzdeki etkilerini ve toplumsal hafızadaki yerini çokça konuştuk. bak.ma da serginin Direniş Kütüphanesi bölümünde ziyaretçilerin kullanımına açık bir biçimde yer aldı.
Bu etkinlikler, iki seçim arasına denk gelen bir dönemde başladığı için, duygusal olarak zorlayıcı bir yüzleşmenin yaşandığı bir zamana denk geldi. Gezi'nin anlamını sorgularken, oradaki biraradalıklarımız büyüyen karamsarlığımıza engel oldu: Gamze Elvan, Emel Anne, Yiğit Aksakoğlu gibi ağır bedeller ödemiş olan insanlarla bir arada olup, paylaşmak ve birlikte hatırlayıp, bir arada olmanın kolektif gücüne tekrar sarıldık. Gezi deyince, nostalji ile umut arasında sıkışıp kaldığımızı da görüyorum. Ama Gezi ruhu halen sürmekte. Yüksel Caddesi Direnişi’nde, Boğaziçi Üniversitesi’nde, Mavi Kuş, Kaf Kolektif gibi örgütlerin deprem bölgesindeki çalışmalarında, kadınlarda, lubunyalarda bu ruh ve direniş devam etmekte. Her gün bu özneler direnmeye devam ederken, onlarla dayanışarak ve bu dayanışmayı büyüterek tam da Gezi’yi yaşatmış oluyoruz. Direnişin dönüştürücü gücüyle, daha iyi bir gelecek arayışı içinde oluruz. Çünkü hepimizin umudu herkes için daha adil bir hayattır.
bak.ma çok değerli gönüllü emekleriyle ayakta tutuluyor. Böyle kapsamlı bir işi gönüllü yapmanın artıları ve eksileri nelerdir?
Bilge: bak.ma’nın resmi ya da kurumsal bir yapısının olmaması hiyerarşik olmayan, otonom bir çalışma pratiği ve sansürsüz, özgür bir içerik alanı sunuyor. Öte yandan, her toplumsal örgütlenmenin deneyimlediği gibi, sürdürülebilirlik açısından güvencesiz ve belirsiz bir durum yaratıyor. bak.ma’ya verilen emeğin miktarı ve devamlılığı, tabii ki gönüllülerin hayatlarında olan kişisel, ekonomik, siyasi faktörlerden de etkileniyor. Finansal desteğin sürdürülebilir olmaması, arşiv içeriğinin aktif bir şekilde düzenlenmesi ve genişlemesini de etkiliyor, bunun yerine kendi karşılaşmalarımız ve ağlarımız tarafından yönlendirilen ilgi alanlarıyla sınırlı kalıyor.
Finansal desteğin sürdürülebilir olmaması, arşivin içeriğini sistematik bir şekilde geliştirmemizi engelliyor, bunun yerine kendi karşılaşmalarımız ve ağlarımız tarafından yönlendirilen daha niş ilgi alanlarıyla sınırlandırıyor.
Bütün bu süreçte karşılaştığınız başka zorluklar nelerdir?
Özge: Aktivist arşivler son on yılda çok büyük bir ivme kazandı ve epey ilgi görmeye başladı. Karşılaştıkları en büyük zorluk hem siyasi hem ekonomik kırılganlıkları hem de gönüllü emeğe dayanmaları sebebiyle “sürdürülebilirlik”leri. Bana kalırsa net bir finansal plandan ziyade devingen bir ekosisteme bağlı hayatta kalmaları; zorluklarla baş etmeleri ancak ve ancak ekosistemin ürettiği ilişkiler, ağlar ve dayanışmalarla mümkün. Bu, emeğin devamlılığını ve dayandığı teknik altyapının finansal ihtiyaçlarının giderilmesini de kapsıyor. bak.ma’nın en büyük zorluğu maalesef verimli ve sürdürülebilir bir ekosisteminin olmayışı.
Bize en çok sorulan sorulardan biri de sansüre veya herhangi bir online saldırıya maruz kalıp kalmadığımız. Böyle bir şey biz gerekli önlemleri aldığımız için şu ana kadar yaşanmadı. Elbette dijital alan sonsuz bir güvence veremez, o nedenle hard disklerimizi sürekli kopyalıyor ve kopyalarını da güvenli alanlarda tutuyoruz. Aktivist arşivler, dünya çapında ama özellikle çatışmalı ülkelerde yaşanan hak ihlallerine, demokrasi taleplerine, adalet ve özgürlük çabalarına tanıklık etmeleri sebebiyle hem çok elzem bir kaynak oluşturuyorlar hem de evrensel tarih yazımını dönüştürüyorlar. ABD’de ve İngiltere’deki eleştirel arşiv çalışmaları kürsüleri bu son dönemi “aktivist dönüş” olarak tanımlıyor. Dileğimiz, umudumuz, dünyada bu derece dikkat çeken, hem pratikte hem teoride muazzam bir dönüşüm yaratan bu alanın Türkiye’de de hak ettiği yeri bulması. Artık ilham alınacak yüzlerce online ve offline aktivist arşiv ve açık kaynaklı arşiv yazılımı var. Dijital teknolojinin muazzam hızına rağmen altyapılar eskise bile önerdikleri katılımcı, kolektif arşiv pratikleri ve bunun toplumsal ve kültürel alana etkileri, içerikleri dolayısıyla yeniden biçimlendirdikleri “arşivsel değer”, yarattıkları yeni ilişkiler ve bağlamlar nedeniyle uzunca bir süre daha gündemde kalacaklar ve yepyeni, verimli ekosistemler oluşturacaklar.
bak.ma'nın güncel faaliyetlerini sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.